Skip to content
Grup Izlem – Izlenen müzik keyfi…

Müziğin Tarihsel Gelişimi

M.Ö. 1800 yıllarında yazıldığı anlaşılan bir tabletin, 1974 yılı içerisinde, beş yıl süren araştırmalarına ait sonuçları açıkladı. Orta Doğu’da bulunan bu tablet üzerinde, Kaliforniya’lı müzik ilimleri profesörü Anne D. Kilmer açıklamasında, tabletin üzerindeki çivi yazısını andıran şekillerin bir melodiyi ihtiva ettiği belirtildi…

Tarihin eski zamanlarına ait elimizde çok az bilgi bulunmaktadır. M.Ö. 400 yıllarına ait olduğu sanılan bir başka tabletten de Yunanlılara ait bir müzikli oyunun var olduğunu öğreniyoruz.

Demek ki milattan önceki devirlerde de insanların müzik ihtiyacını hissettiklerini ve bunun için de yazıya benzer şekilleri kullandıklarını anlıyoruz…

M.S. ise müzik yazılarına ait çalışmaların izleri daha belirginleşmektedir. Kâğıdın bulunması ve imalâtının zamanla kolaylaşması, normal yazı gibi müzik yazısının da yaygınlaşmasına, gelişmesine yardımcı oldu. Ancak müzik yazıları adımı verdiğimiz nota yazıları, muhtelif şekiller üzerinde yüzyıllar boyu süregelen değişiklikler neticesinde günümüzdeki şekline kavuştu. Bu çalışmaları üç bölümde toplayabiliriz:

Nota şekilleri:
Kâğıdın bulunmasından evvel ve sonraki devirlerde notaların belirli bir şekli yoktu. Bazı çizgilerle müzik sesleri ifade edilmeye çalışılıyordu. Bu şekiller ve çizgiler porte üzerine de yazılmıyordu. Nota yazılarının bugünkü şekillerine en yakın olanına XVI. yüzyılda rastlıyoruz.

Nota isimleri:
Seslerin peslik ve tizlik derecelerine göre şekillerle ifade edilmesine karşılık, bu şekillere isim verme daha sonra düşünülmüştür. M.S. V. ve VI. yüzyılda notalara harflerle isimler verilmeye başlanmıştır. A,B,C gibi harfler notalara verilen ilk isimlerdi.

Notalara isim vermeyi ilk düşünen Roma’lıbir âlim olan Boethius’dur. (M.S.480-524) Notalara Boethius tarafından verilen harfler şu sırayı takip ediyordu.

A (Lâ), B (Si), C (Do), D (Re), E (Mi), F (Fa), G (Sol)

Ancak bu şekilde notaların harflerle ifadesi pek çok aksaklıklara yol açıyordu. Notalar porte üzerinde yazılmadığından bu şekilde harflerle ifade eksik kalıyordu. Notaların tizlik – peslik derecelerini yazmak gerektiğinde bu harfler yeterli olmuyordu.

Notalara ilk özel isim verme ise bir papaza nasip oldu. Bir italyan olan Milano’lu Guida D’arreze, bir ilâhinin her satırındaki ilk hecelerden faydalanarak bu günkü nota isimlerine en yaklaşık olanını, nota isimleri olarak kabul etti. Bunlar :

( UT – RE – Mİ – FA – SOL – LA – SA )

heceleri, yedi nota sesinin ilk isimleri oldu. ilk ve son hece rahatlık sağladığından zamanla (DO – Si) olarak değiştirildi. Böylece bugün kullandığımız nota isimleri meydana çıkmış oldu.

 

Kaynak: Zeki Yılmaz (Türk Musikisi Dersleri Kitabı)

Grup Izlem
Grup Izlem Administrator

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.